MEDRESELERİMİZ

MEDRESELER HAKKINDA

2) MEDRESELER

Medr#eseler islam kültürünü ve eğitimini taşımada önemli rol üstlenmiş ve tarihsel süreçte topluma önemli katkılar sağlamışlardır. Resmi olarak yasaklanan medreselerin resmi olmayan fiili uzantıları halen varlığını korumaktadır. Ülkeniizde asırlar boyunca isla#m'a, islami ilimlere, bulunduğu coğrafyanın insaniarına sosyal, ahlaki ve kültürel alanlarda gönüllülük esasına dayalı olarak hizmetlerde bulunmuş medreseler, hak ettiği ilgiyi görmemiş ve nerede ise unutulmaya terk edilmiştir. Oysa medresenin kendisi modern zamanların dışında ve de modern yapılanmalardan hiç istifade etmeden hizmetini sürdürmüş olsa da her yeni bilginin, mutlaka eski bir bilginin uzantısı oJduğu kuralınca günümüz insanlarının ve eğitim kurumlarının bu müesseselerin işleyiş mekanizmalarından, programlarından ve çalışma sitilinden istifade edebileceği çok şey vardır.

Bir toplum medeniyetinin oluşumasında ve gelişiminde iki ana unsur vardır. Bunlar; biri alim, diğeri de amildir. Cumhuriyet döneminde islam'a ve islam alimlerine karşı bariz bir tavır alındı. Büyük bir kısmı sürgün, infaz ve zindanlarla saf dışı bırakıldı. Boşluğu dolduracak yeni âlimlerin yetiştirecek medreselerse neredeyse yok edildi.

Doğuda halka din eğitiminin zeminini oluşturan Medreseler; uzun bir süre illegal bir şekilde mağara, ahır, gibi yerlerde gizlice ve çok zor şartlarda varlığını sürdüren medreseler, altmışlı yıllardan sonra, yavaş yavaş yeniden gün yüzüne çıkmaya başladı. Seksenli yıllardan sonra kısmen ivme kazanan medreseler, bölgedeki şiddet ve korku sıcağı altında 28 Şubat sürecinin soğuğu arasında sıkışarak yeni bir fetret dönemine girdi. Medrese seyda ve öğrencileri; zaten daha önceden bile büyük sıkıntılar yaşadılar , birçoğu kapandı veya kapatıldı. Ama özellikle 1980 sonrasından bugüne kadar çok, ama çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldılar. Esas sıkıntı tabii yeni kuşaklara ulaşmakta yaşanıyor. Buna rağmen hala varlıklarını devam ettiriyorlar. Bölge insanı, bu· medreseler sayesinde dinini, kültürünü ve dilini öğrenmiştir. Medreseler kapandıkça Kürtlerde içe kapanmıştır, sorunlara geniş bir bakış açısıyla bakanların sayısı azalmıştır. Çünkü medreseler içe kapanmak yerine, geniş bir bakış açısıyla dünyaya bakmayı öğretiyordu. Burası çok önemli, çünkü tüm Türkiye'ye, hatta tüm islam dünyasına bakabilen, varlığını inkar etmeden ortak değerleri geliştiren bir perspektif vermiştir . medreseler. Buradan yetişen insanlar, tüm islam dünyasının değerlerine sahip çıkabilmiş insanlardır. Evet, Barış. Allah'ın emridir. Bir millet kendisine saldırılmadıkça başkalarına hücum etmemeli. islamiyet başka milletiere hücum etmek için emir vermiyor. Peygamber efendimizin savaşlarının çoğu savunma amaçlıdır. Barış güzel bir duygudur. Fakat içinde aldatma olmamalıdır. Konu barış olunca ismini barıştan alan yücedinimiz islam hayatımızın her alanında olduğu gibi burda da devreye girer. Zira özelden genele gittiğimizde Bölgemizde bir kavga olduğu zaman araya medrese alimi girer ve sorun çözülür. Halkın alimiere çok güveni var. içierisinde bulundğumuz genel sorunda medreselerin de aktif rol alması fayda sağlaycaktır. iki kişi arasında nasıl barış yapılıyorsa, iki halk arasında da barış sağlanır. Alimler insanlar arasında ayrım yapmaz. Mürninler kardeştir, bizde bunun için çalışıyoruz . .

Medrese alimlerinin bölgedeki aileler ve aşiretler arasında ki kan davalarında nasıl bir rol almıştır? Seydaların yapmış duğu toplumsal barışlardan nasıl örnekler verebiliriz?

Medreselerin, gençleri topluma kazandırmadaki katkıları nelerdir? Medrese öğrencilerin halkı dinle barıştırmada nasıl rol almışlardır

Bu ve benzeri sorulara; bu sempozyum aracılığıyla sahada çalışmış biri olarak gördüklerimi ve, rezerve ettiklerimi sizlere ve halkımzla paylaşmaktan onur duyarım.

Medrese Nedir?

Sözlükte yükselmek, artmak, yücelmek, bir halden diğe ine intikal etmek olan eğitim; ıstılahta, kamil ve örnek insanları yetiştirme faaliyetidir. Eğitim bir plan ve hedefe göre insan yetiştirilmesini, ruhen ve bedenen korunmasını hedef edinir. Bütün peygamberler birer eğitimciydiler. Resulü Ekrem; "Allah beni sıkıntı verip zorlaştiran olarak göndermedi; fakat beni öğretici/eğitici ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi." (Müslim, talak, 29) demek suretiyle eğitimin önemini beyan etmiştir.

Medrese, "derrese - yüderrisu - tedris" kalıbından gelen ismi mekan olup, dersin veri diği yer anlamındadır. "Muderris" ise ismi fail olup, ders veren kişi demektir. Medreseler ilk olarak Resuluilah (S.A.V) zamanında medrese adı altında değil de aynı işlevi gören ve Suffe denilen yerde kalan Ashab-ı Suffe denilen sahabilerle baş amıştır. Hz. Peygamberden ilim öğrenmek için sayıları 300- 700 arasında değişen bir grup sahabi Mescid-i Nebevinin bir köşesinde kalıyordu. islam ı doğrudan Resulullah'tan dinleyerek öğreniyo , onun sözlerini ezberliyorlardı. Mescid-i Nebevi bir ilim yuvası ve bir medrese olarak kullanılıyordu.

Medresenin Tarihçesi:

Medrese adı ıd a ilk medresenin ne zaman inşa edildiği hakkında net bilgi bulunmamakla birlikte tam teşekküllü medresenin kuruluşu Abbasi hafifesi Memun'nun zamanında başlam ştır. Bazı kaynaklara göre de ilk medresenin Nişapur'da fakih ve muhaddis Ebu Bekir Ahmet b. ishak Es-Sibğl h. 342 1 m. 954 tarihinde inşa edi ld iği ve daha sonra nizami bir şek ide iş emeleri bakımından h.459 1 m.1066 yılında kurulduğu görülmektedir. Bu islami eğitim tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Zira bu yılda Selçuklu veziri, Nizamu'I-Mülk'ün inşa ettirdiği medreseler manzumesinin en önemlisi, Bağdat'ta aÇılan ve devlet tarafın dan maddi-manevi yardım gören, saray tarafında n himaye edilen Nizarniye Medreselerinin, gerek teşkilat gerekse eğitim ve öğretim bakfmından çok üstün oldukları görülmektedir. Türklerin Anadolu'ya gelişinden itibaren, bu coğ afyayıda medrese inşa edilmiştir. Selçuklular ise bir şehri fethettiklerinde ilk iş olarak orada cami, medrese ve zaviye inşa ederlerdi. Konya, istanbul, Tokat, Kayseri, Diyarbakır, Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa başta olmak üzere Anadolu'nun değişik yerlerinde medreseler inşa etmişlerdir: Osriıanlılı ar zamanında da bu süreç aynı şekilde devam etmiştir.

Medreselerin işlevi: Kürt bölgesinde dini bilgilendirmedeve dini faaliyetlerde başvurulan önemli merkezlerden biri de medreselerdir. Kişinin dini bilgiye veya fetvaya ihtiyacı olduğunda aklına hemen ilk g.elen yer medresede ders veren seyda olur. Medreseleri incelemek için gittiğim z Pakistan'da müşahede ettik ki  orada Ilahiyat ve IHL yoktu, bunların yerini medresler görüyorur. Vatandaş oralarda dinini medreselerden öğren yordu. Bu şekilde de medreseler ilerime kat ediyordu. Pakistan'daki medreselerin ihtisas anlarının biri de fetva bölümüydü. Kendini bu alnda yetiştirmek isteyen öğrenciler bu blüme yönelir ve fetva kuruina dahil olurdu. Fetva konusunda insanların ihtiyaçlarını ya telefonla ya mail ile ya da birerbir karşılıklı olarak bu bölümden sorardı. Fetva kurulu da uygun· olan cevabı veri~di. 153Zamanında Kürt bölgesinde de medreselerin işlevi bu şekildeydi. Halk seydalara ve medreseler itimat gösterir, soru ve sorunlarını medreselerde seydalara iletirlerdi. islami ilimler eğitim ve öğretimi medreselerde mevcut, bum,ın dışındaki eğltim kurumlarınqa ya hiç mevcut değil ya da çok az bir dini eğitim veriliyordu. Bu nedenle dini hassasiyetleri olan insanlar çocujlarını okuldan ziyade medreselere gönderirlerdi. isla.m karıştı olanlar ise çocuklarını bırakın medreseye göndermeyi medrese eğtimcilerine ve öğrencilerine gerici yobaz ve her türlü hakareti ediyorl~rdı. Bölgemizde medreseler sayesinde zamanında okuma yazma orani da artmıştır. Medreseye giden öğrenci medresede Kur'an-ı Kerim'i öğreniği gibi okula ya az gitmiş ya da hiç giternemiş olarak medreseye başlar. Medrese de bilmediği okuma yazmayıda öğrenmiş olur ve gittiği köyde görev yapt ğında da oradaki halka okuma yazmada da yardımcı olur. Zamanında halka dilekçe lazım olduğunda ya da bir mektubu olduğunda ya öğretmene gider ya da ima ma veya medrese öğrencilerine. Öğretmenlerin çoğu kürtçe bilmediği için genellikle medreseye seydaya veya öğrencilere okutur yazdırır tercüme ettirirdi. Medreseler camilerle yan yana ve bir dereceye kadar iç içedirler. Bu özellik Resuluilah (s.a.v)'in mescidi olan Mescid-i Nebevi ile Ashab-ı suffenin kaldığı ve "suffe" denilen mekanın iç içeliğinden başlar. Günümüze kadar medreseler camiierin ya içinde veya avlusunda yer almıştır. Bu da talebeye çeşitli faydalar sağlamaktadır. Talebe bu vesileyle camide namazfarını kılar, bazen müezzinlik veya imamlık yapar. Kimi zaman hutbe okur veya vaaz kürsüsüne çıkıp vaaz verir. Böylece talebe hocasının yanında bir bakıma staj yapar, uygulamalı eğitim ır.

Medreselerimizin yüklendikleri:

1. Medreseler ve seydalar toplumun doğumundan ölümü olmak üzere dini hassasiyetleri olan kişilerin tüm problemleri ile yakından ilgileniyor ve kendilerine islami çzöüm yolları öneriyordu. Bu vesileyle bölgede Diyanetin yanında destekçi olarak hizmet etmekte sınır tanımıyor.

2. Bölge halkının dini vecebilerinden olan dini nikah hususunda belediyelerin işlevini de yürtüyor. .

3. insanlar arası sulh yöntemlerinde çözüm önerileri sunuyor ve aktif olarak insanların barış ortamında yaşamasına katıkda bulunuyor. Bu vesileyle emniyet güçlerinin, adli kolların görevini birnebze dahi olsa üsleniyordu. 1544. Aileler arası iletişim ve aileler arası münakaşalarda aracılık yaparak sosyal aile politikasını yürtmektedir.

Medrese ve Ahlak:

Bölgemizde ahlaki açıdan medreseler sayesinde isaimi bir ahlaka büründü. Medreselerimiz, seydalarımız ve öğrencilerimiz ahlak konusunda bölgeye büyük hizmetler ve derseler vermiştir. Medreseterin bulunduğu mahalle ve köylerde ordaki insanların islami ahlaka büründüğü diğer yerelere nazaran daha çok kendini gösteriyordu. Evet, bunlar medrese ahlakıydı, bu islami bir ahlaktı. Cizre bölgesine baktığımzda geçmişte medreseterin arda fazla olması hasebiyle insanların daha çok islami bir ahlaka büründüğü izlenmektedir. Bayanlardaki tesettür, erekeklerdeki islami bürünme ve manevi atmosfer kendisini ziyadesi ile ön plana çıkarabilmektedir. Ama maalesef son zmanlarda insanlarımızın kültür yaziaşması ile islamdan uzaklaştınlmak istenmesi ile bu. ahlaki kimlikten uzaktaştığını üzüntü ile müşahede etmekteyiz. Evet, mederslerimiz bölgemizin önemli hizmetlerinden biri de ahlaki yapılanma ve ahlaki hizmetleri olduğunu açıkça ifade edebilirim.

Ahlaki yapılanmalardan biride öğrenci-hoca ilişkisinde kendisini ön plana çıkarmaktadır. Hoca -öğrenci ilişkisi medrese eğitimine önemli bir hususiyet kazandıran özelliklerin başında gelir. Bu ilişki karştitk/i sevgi ve saygtya dayalı bir ilişkidir. Medrese hocaları ve öğrencileri arasında karşılıklı olarak de~in ve gönüllü bir sevgi ve saygı bağı vardır. Hoca öğrencilerini çocukları gibi sever, öğrenciler de hocalarını babaları kadar severler. Hoca öğrencileri için dua eder, öğrenciler de hocası için dua eder ve bayram günlerinde veya hastalandığında mutlaka hocasını ziyaret ederler, onun ellerini öperler. işte bizim yetiştiğimiz gördük. Kısacası, öğrenci hacası ile konuşur~en, yemek yerken, onun huzurundaki bütün hal ve davranışlarında mutlaka saygı ve edebe riayet eder ve bunlarda kusur etmez. Bu, medrese öğrencilerinin en önde' gelen vasfıdır. Toplum da bunun farkında olduğu için bu durumu fazlasıyla takdir eder ve örnek alır. Medrese eğitiminde sadece teorik bilginin verilmesi ile yetinilmez. Kuru bilginin, pratik hayata yansıyan ameli, ahlaki ve insani bir tarafı olmadan tek başına bir işe yaramadığına inanılır. Bunun için öğrencilere verilen bilginin yanında ahlaki durumları üzerinde de sıkıca durulur. Mesela Bu konu ile ilgili haftalık sohbetler düzenlenir. Zamanım kısıtlı olduğundan bazı önemli hususları ifade edemiyeceğim.

Ama medreselerimizin· toplumsal barışa katkısına değinmedem geçemeyeceği m.

Medrese ve Barış: Seydalaqmız bölgemizde askerin, polisin, savcı veya hakimin yaparndığı sulh ortamnı yaptığını müşahede etmeketeyiz. Aileler arası, aşirtler arası, köylüler arası..veya farklı köler arası münakaşalarada barış aratamında ilk seydaya başvurulur seyda her iki karşıt görüşlere aracı olurdu. Halende bu devam eder; mesela dün Şeyh Fethullah'ın neden programa geç geldiğini sordum kendisinin bir münakşının barış ile sonuçlanması için barış meclisinde bulunuyordum o ned~n ile geç geldim dedi. Aynı şekilde geçmişte de baktığımzda şeyh Fahreddin Batmani, Şeyh Halil Serdefi de bu bölgemize insanlarımza barış adına birçok ilkiere imza attığına şahid · olmuşuzdur. Onlarca ölümle sonuçlananan kavga dövüşlerde daha fazla olmamasını engellevimler seydalar müdrrisler bölgemizdeki büyüklerdir. Bunlar medrese meşrebini içmiş kişileridir, Evet, bugün devam eden barış süreci veya çözüm sürecinin yanındayız destekliyoruz. Zira bizler islami ilimden gelen kişiler olarak sulhu seven sulhu öven ve ismini sulhtan selametten alan islam alimleri olarak elbette barışın yanında olaçağız. Geçmişte seydaların yaptığı barış çalışm arından bugünde faydalanmak gerekiyor. Bilinçli olarak geçmiŞte seydalarımızın, medreseterimizin rolü elleririden alındı. Alim ler, seydalar, medreseler özürie dönmeli onlara verilmiş olan büyük role sahiplenmeleri gerekir rollarini. daha üst seviyeye çıkaramları gerekiyor. Evet diğer önemli bir husus da bu barış srecinde halk ile iltişim halinde olması için Akil Adamlar devreye girildi, bu Akil Adamlardan çeiştili görevlerde bulunan kişiler bulunuyor. Ama bölgemizdeki sorumlu akil adamlara baktığımızda medreseden sevdalardan kimsenin olmaması gerçekten üzücü olarak görüyoruz. Bu barışın daha sağlam olamsını ve·daha akitf olarak devam etmisini istyorsak medreslerimizn seydalarımızda bu süreçte görev verilmesi tecrübe ve biliglerinden istifade edilmesi gerekiyor. Zira medreselerimiz seydalarımız bölgemizde insanlar arasında harç görevini yapmaktadırlar. Evet, vaktim kısıtlı olduğu için burda konuşmama son vermem gekiyor. Evet, son olarak: medreseler dini eğitim ve öğretime büyük katkılar sağlamıştır. Bu hal özellikle halkımız tarafından çokça takdir edilmektedir. Bu nedenle halkımız genelde medreseden icazet alan bir imamı tercih etmektedir. Bunun için medreselere sahip çıkmak ve bu medreseleri güçlendirmek, ister ilmi çevreden ister halkın genelinden olsun her bir müslümanın mü him bir vazifesidir. Mümkün olduğu kadar kaliteli din adamları yetiştirelim ki toplumumuza yararlı olsunlar. Muvaffakiyet Allah'tandır. Sabırla dinlediğiniz için hepinize saygı ve şükranlarımı ari ediyorum. 1563)

MEDRESELERiN TOPLUMSAL BARIŞA KATKlSI

Medreseterin Toplumsal Barışa Katkısı insan ekmeksiz susuz yaşayabilir ama huzur, güven ve barışsız yaşayamaz. Ümm~t birliğini kaybedeli, huzur ve barışı da kaybettik. Bir asra yakındır dışardan ve içerden müdahalelerle ve her vesileyle ümmet arasında fitne ve fesat yayılıyor, ihtilaflar körükleniyor, iftiraklar ihdas ediliyor. Tüm bunlar da toplumsal barışı yok ediyor. Barışın yerini, husumetler,nefretler, düşmanlık, çatışmalar hatta savaşlar alıyor. Barışı engelleyen tüm olumsuzlukların sebebi cehalettir. Cehalet her kötülüğün kaynağı olduğu gibi her iyiliğinde en önemli engelidir.

Cahil toplumlarda bireyler, kendilerine, ailelerine, topluma, ümmete, insanlığa ve hatta çevreye karşı sorumluluklarını yerine getiremezler. insanlar sorumluluklarını bilmeden nasıl yerine getirsinler ki. Çünkü cahildirler. Cehalet ise ancak ilimle izale edilir. Genelde islam aleminin, özelde ülkemizin yakın geçmişte atiattığı badireler malum ...

Harf devrimiyle bir gecede milyonlar ümmi olarak sabahlamış ... Tevhidi tedrisat adı altında medreseler neredeyse ·yok edilmiş. Uzun bir zaman elifba bulundurmak dahi büyük suçlardan sayılmış. Sırf ilme hizmetleri sebebiyle idam edilen, sürgün edilen, faili meçhullerle infaz edilen ulemanın sayısı bilinmemektedir. Bu çorak dönem ülkemizde ilmin kaynağını kurutma derekesine varmıştır. Tabi alimierin olmadığı yerde de cehaletin yayılıp kuşatması tabiidir. Seksenli yıllarda medreseler açısından yeniden filizlenmeler başladı. Bu gelişmeler toplumsal barışa, cehaletin kısmen izalesine ve daha birçok hayırlara · vesile olmaya başlamışken, 28 Şubat sürecinde yeniden geriye gidişler baş adı. Kur'an kursları, medreseler vd. hayır kurumları gibi onlarca medrese de eğitim ve öğretimine ara verdi. Bu da toplum barışın büyük bir tehditle karşı karşıya gelmesine sebep olmuştur. Anarşi ve terörün en önemli sebebi yine cehalettir. Resuluilah (sav) sahih hadisinde, 99 adam öldürüp sonra bunu yüze tamamlayan, israil 1 oğullarından bir adamı anlatır. Bu vb. insanların suç makinatarına dönüşmelerinin · en büyük sebebi yine cehalettir. Bu yüz cinayet işieyecek kadar gaddar olan adamın doğruya yönlendirilmesinde yine .ilmin ve alimin etkisini görürüz. Hadiste ayrıca "yanm hoca dinden eder" gerçeğini de net olarak görmekteyiz. Nitekim işinin ehli olmaya ilk alim, hem kendi canından olmuş, hem de bu suç makinasını durduramamıştır. Özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu gibi 115 imam Hatip, Müderris, Gaziantep 157feodal bölgelerde ilmin toplumsal barışa katkısı çok daha net anlaşılır. Çoğu kere yıllar süren kan davaları, 'etnik ayırımcı lık vs. husumetler sebebiyle neşet eden düşmanlıklar,yıllarca insanlara hayatı zehir etmiştir. işte böylesi zemin ve zamanlarda ilmin ve ulemanın toplumsal barışa katkısı ilaç gibi yetişir. işte otuz yıldan fazladır terörle yatıp kalkıyorduk. Yıllardır yüz milyarlarca maddi ziyan, maddi servetlerle kıyası mümkün olmayan bu bela ve diğer toplumsal barışı tehdit eden suçların sebebi yine cehalettir. Özellikle doğuda medreseterin gelişmesine paralel olarak huzur ve güven de geUşmiş, kesintiye uğradığındaysa tersi olmuştur. Alim 'siz toplum pusulasız gemi gibidir. Pusulasız gemi nasıl ki hedefine hiç varamaz veya çok geç varır. Belli bir ratası yoktur. Kayalıklara çarpıp parç~lanma veya _tih çölü misali yıllarca yerinde sayma tehlikesi vardır. Alim'siz toplum da öyledir. Dünyada huzur barış ve iz,zete ahirette ebedi saadete ya varamaz ya da nice badireterden sonra çok gecikmeli varır. Alimler peygamberlerin varisleridir. Nasıl ki Resuluilah (sav) cahiliye insanını şirk ve .küfür karanlıklarından isl?m'ın aydınlığına kavuşturdu, alimler de genelde insanlığı, özelde halklarımızı bu çağın tüm karanlıklarından vahyin aydınlığına çıkaracaklardır. Başka türlü ne ümmet ne de insanlık için toplumsal barıştan, huzurdan, güvenden bahsedilemez. Böyle bir toplum için, kamil manada Müslüman fert, Müslüman aile ve Müslüman toplumun oluşması gerekiyor. B~yle bir oluşumdaysa alimierin etkisi tartışılamaz.

Dünya ahiret saadetiiçin iLiM ilk insanAdem (as} e ve sonraki peygamberler (aleyhimus selam} değişik suhuf/sayfalar veya bütün kitaplar halinde vahiy gönderilmiş ve insanlığın bu dünyada insanca yaşması ve ahirette cenneti kazanıp, cehennemden azadı böylece mümkün olmuştur. Tabii ki bı.ı gönderilen ilahı kitaplar ilmin kaynağı ve ta kendisidirler. Tarih boyu insanlar vahyin/ilmin gereğine göre yaşamaları oranında dünya ve ahiret saadetini kazanmışlar, vahiy/ilimden sapmaları durumunda ise her iki alemlerini de berbat etmişlerdir. Son peygamber Hz. Muhammed (sav} in hayatı ise adeta bir ilim manifestosudur; • Kur'an'ın ilk vahyedilen ayetleri itme davet eder. (Aiak suresi ilk S ayet} • Mekke'de DarulErkam islam'ın ve Mekke döneminin ilk üniversitesidir. •

Alim 'siz toplum pusulasız gemi gibidir. Pusulasız gemi nasıl ki hedefine hiç varamaz veya çok geç varır. Belli bir ratası yoktur. Kayalıklara çarpıp parç~lanma veya _tih çölü misali yıllarca yerinde sayma tehlikesi vardır.

Alim'siz toplum da öyledir. Dünyada huzur barış ve iz,zete ahirette ebedi saadete ya varamaz ya da nice badireterden sonra çok gecikmeli varır.

Alimler peygamberlerin varisleridir. Nasıl ki Resuluilah (sav) cahiliye insanını şirk ve .küfür karanlıklarından isl?m'ın aydınlığına kavuşturdu, alimler de genelde insanlığı, özelde halklarımızı bu çağın tüm karanlıklarından vahyin aydınlığına çıkaracaklardır. Başka türlü ne ümmet ne de insanlık için toplumsal barıştan, huzurdan, güvenden bahsedilemez. Böyle bir toplum için, kamil manada Müslüman fert, Müslüman aile ve Müslüman toplumun oluşması gerekiyor. B~yle bir oluşumdaysa alimierin etkisi tartışılamaz. Dünya ahiret saadetiiçin iLiM ilk insanAdem (as} e ve sonraki peygamberler(aleyhimus selam} değişik suhuf/sayfalar veya bütün kitaplar halinde vahiy gönderilmiş ve insanlığın bu dünyada insanca yaşması ve ahirette cenneti kazanıp, cehennemden azadı böylece mümkün olmuştur. Tabii ki bı.ı gönderilen ilahı kitaplar ilmin kaynağı ve ta kendisidirler. Tarih boyu insanlar vahyin/ilmin gereğine göre yaşamaları oranında dünya ve ahiret saadetini kazanmışlar, vahiy/ilimden sapmaları durumunda ise her iki alemlerini de berbat etmişlerdir. Son peygamber Hz. Muhammed (sav} in hayatı ise adeta bir ilim manifestosudur; • Kur'an'ın ilk vahyedilen ayetleri itme davet eder. (Aiak suresi ilk S ayet} • Mekke'de DarulErkam islam'ın ve Mekke döneminin ilk üniversitesidir. • Medine'de mescidi net:ievl ve suffa islam'ın ikinci üniversitesidir. • Her bir sahabi'nin birer aile mektebidir ki; her bir sahabi bir müctehid derecesine ulaşmıştır. • Her islam'a giren yeni bir bel d eye Suffe üniversitesinin· talebelerinden öğretmenler gönderilmiş ve onlara dünya ve ahiret hayatının formülleri öğretilmiştir. • ResOluilah (sav} ın vefatından sonra yüz yirmi bin olarak tahmin edilen Ashabı Kirarn (Rıdvanullahi aleyhim} ın sadece on iki bini Haremeyn de medfundur. Diğer% 90 ı dünyanın dört bir yanına dağılarak islami ilimierin ümmete öğretilmesinde hocalık yapmışlardır. • Sonraki dönemlerde Medine, KufeBasra, Mısır, Şam gibi yerler birer ilim merkezi haline geldi. Daha son·ra Kurtuba _ medeniyeti diye nam salan ispanya vb yerlerdeki ilmi çalışmalar dünyayı ilim ve bilim ışıyla aydınlatmıştır. • Batının günkü bilim ve teknolojisi isiarn · medeniyetinin ilim sofralarının artıkları üzerine inşa edilmiştir. Günümüze gelindiğinde ise; Saygıyı sevgiyi unutmuş, "ver yiyeyim ser yatayım" kabilinden ölü rufılu, erdem ve fazilet tanımayan, hayatı mide ve uçkurdan ibaret gören, emeksiz kısa yoldan köşe dönmeci bir gençlik. Topçuyu, popçuyu, Türkiye'nin kaynanasını, dansçısını vs zıkkımını tanıyan, ama Resuluilah (sav) ı, ashabı (ra) nı, müctehid· imamları ve kahraman ecdadını tanımayan bir gençlik. Selahaddin-i Eyyubl Kudüs'ü fethetti, Fatih Sultan Muhammed (rh.a) yirmi bir yaşında istanbul'u fethetti, bir çağ kapatıp yeni bir çağ açtı. Ama onların torunları olan bu günün yirmi beş yaşındaki gençleri, babaları harçlık vermese k~rınlarını doyurmaktan acizler ... ne günlere kaldık Allah'ım!.. Batının maı:ıeviyattan soyutlayarak geliştirdiği bilim, insanın sadece dünyasını marnur etmek için uğraşırken ahiretini ise adeta unutturup yok saymaya hatta yıkmaya Çalışmaktadır. Halbuki biz asıl hayatın ahiret hayatı olduğuna inanıyoruz. Er veya geç bu alemden göçüp gideceğiz. insanın doktor, mühendis, öğretmen, esnaf, işçi, işveren, çiftçi ve değişik dallarda ki.sanat ve sçnatkarlara elbette ihtiyacı var.


Ancak tüm bu sınıflarında alimiere ihtiyacı var. Çünkü tüm bu sınıfların sanat ve mesleklerini dünya huzuru ve ahiret saadetine tebdil edecek şekilde icra etmeleri, islami ilimlerle mümkün. Bir milletin; - Hiç doktoru olmasa, tedavi o lamayıp bir kısmı ölür bir kısmı hastalıklı yaşar. Zarar dünyalı k .. - Sanatçısı, sanatkarı olmasa hayat devam eder. Sadece estetiği eksik kalır. Zarar dünyalık. - Mühendisi olmasa işlerinde teknik aksamalar olur. Zarar dünyalık. - işçisi, çiftçisi olmasa işler aksar, tarlalar bor kalır, mahsul azalır, kalitesiz olur. Zarar dünyalık. - Ancak insana imanını öğretecek ·alimler olmasa insanlar şirke ve küfre girerek ebedi cehenneme müstahak olur, cenneti de ebediyen kaybederler ki bu çok farklı bir kayıptır. Fani olanla ebedi olan kıyaslanamaz. Fani olan zaten kaybolacaktı. - S51lih arnelierin nasıl yaşayacaklarını öğretecek alimler olmasa fasık olup yine uzun süreli bir uhrevl kayba uğrarlar. Dünyayı boş verelim demiyorum. Aksine hem dünyamızın hem de ahiretimizin imarında ilmin önemini anlatmaya çalışıyorum. Şu anda yetmiş iki milyonluk Türkiye'mizde ilköğretim seviyesinde on yedi bilyonun ~stünde ogrenci var. Yükseköğrenimle beraber bu sayı yirmi milyonu geçmektedir. Ama islami ilimleri tahsil eden tüm medrese talebelerini toplasanız 3-5 bini bulmaz. ilahiyat, imam hatip ve Kur'an kurslarında yetişen öğrenciler elbette önemli ancak ümmete rehberlik yapacak derecede alimler farklıdır. Ve bu gün onlara ekmekten sudan daha çok ihtiyaç var. Türkiye'de bahsettiğimiz vasıflarda iki bin alimin var olduğunu farz etsek 36000 kişiye bir alim düşmektedir. Bu alimierin belli konularda ağızlannın bantlandığını ve kitle iletişim araçlannın bu alimler kapalı, her türlü cehalet, rk ve hayasızlığa açık oluşunu da eklediğinizde yandı gülüm keten helva ... Hani derler ya; "aman Allah (cc) ım bu nasıl memleket, köpekleri salmışlar taşlan bağlamışlar." Şu halde; evlatlanmızın zeki olanlarından bir kısmını da ilim yoluna vakfetmek zorundayız. Her kes benim oğlum, doktor, mühendis, öğretmen, esnaf vs. meslek erbabı olsun deyip ilmi tamamen boş verirlerse, ümmet olarak hep beraber güna'hkar oluruz. Bu kötü gidişatın en büyük sebebi cehalettir ki; bu katlanarak devam eder.

BAZI AYET VE HADiSLER "De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" ' (Zümer 39/9) "Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenierin derecelerini "AIIah'tan kullan içinde ancak ilim sahibi olanlar korkar." (Fatır 35/28) "Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır." (Buhari, Müslim, ebu Davud, Tirmizi, Riyazussalihin H no= 1384) "insanoğlu öldüğü zaman bütün arnellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." (Müslim, ebu Davud, Tirmizi, Riyazussalihin H no= 1386) "ilim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır." (Tirmizi, Riyazussalihin H no= 1488) "Aiimin abide üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir. Şüphesiz ki Allah, melekleri, gök ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve balıklar bile insanlarahayrı öğreteniere dua ederler." (Tirmizi, Riyazussalihin H no=l390) "Allah Teala ilmi, insanların hafızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat a limlerin vefatıyla yeryüzünden alır. Derken alim kalmayınca, insanlar bir kısım cahilleri · kendi_lerine lider edinirler. Onlara sorulur; onlar da bilmedikleri halde fetva verirler. böylece hem kendileri sapar d(.işer, hem de insanları saptırırlar." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Riyazussalihin H no= 1395)

Alıntıdır.


MEDRESELERİMİZ

İBRAHİMİYYE MEDRESESİ

Karaköprü-ŞANLI URFA

ALAİYYE MEDRESESİ

Karaköprü-ŞANLI URFA

MEDRESELERİMİZ

İBRAHİMİYYE MEDRESESİ

Karaköprü-ŞANLI URFA

ALAİYYE MEDRESESİ

Karaköprü-ŞANLI URFA

MEDRESELERİMİZ

İBRAHİMİYYE MEDRESESİ

Karaköprü-ŞANLI URFA

ALAİYYE MEDRESESİ

Karaköprü-ŞANLI URFA

Bizimle İletişime Geçmeniz Mi Gerekiyor?

Your Title

This is where your text starts. You can click here and start typing. Sed ut perspiciatis unde omnis iste natus error sit voluptatem accusantium doloremque laudantium totam rem aperiam eaque ipsa quae ab illo inventore veritatis et quasi architecto beatae vitae dicta sunt explicabo nemo enim ipsam voluptatem.

BU WEB SITESI SEYH İZZEDDİN EL URFEVİ NİN SEVENLERİ TARAFINDAN HAZIRLANMISTIR
Powered by Webnode
Create your website for free! This website was made with Webnode. Create your own for free today! Get started